20 Kasım 2022 Pazar

Sevdam Ayıplı

Ayıplı sevdalar biriktiriyoruz

kendimizin ötesine geçmeyen

bekleyişlerle süslenmiş

bir balo elbisesi edasıyla

dansa kaldırılsak şayet

üzerimizden utanç tomurcuklanarak dökülür

gülümsersek sahtelikler sahtelikler sahtelikler

öylesine hüzünlendirilmemiş içecekler

her yudumda kasvet eşikleri

tatlandırılmış başı boş umutlarla

yudumla ve gülümse

çok düşünürsek şayet

maskemizde bir çatlak

iki düşünürsek üç çatlak

hiç düşünmesek

ruhumuzda oluşan

hep çatlak

ayıplı sevdalar biriktiriyoruz

sabahleyin ölümü selamlayan



Köşe

İki sol iki sağ

köşeyi dön ve gülümse

küçük dağları sen yarattın

özümse ve köşeyi dön

iki sağ iki sol

ilerle

yeteri kadar atılmamış her adım

duraksa

ellerini öperim, rüzgarımı sırtlan

göğe doğru dön

iki ileri bir geri

insanlara güvendin

en çok ihtiyaç duyduğun şeye gücendin

kimden el uzandıysa kabına tükürdün

iki geri bir ileri

zaman akıyor

hiçbiri senden yana değil

kaybediyorsun üzülme

olur böyle şeyler deyip

kendini asla avutma

sağa dön ve sola gülümse

üç adım ilerle bir adım sağa

varmak üzeresin yalnızlığa

kafanı kaldırıp bakma kör duvarlara

yalnız sen, sen yürürsün kaldırımlarda

şimdi dur ve kendini özümse

Zıtlık

Bir intihar vakti

her şey bekleşiyor

oysa dünya küçücük

neden her şey devleşiyor

Sabit Yalnızlık

Lunaparklar diyorum

yalnızlığımızı derinlemesine hissettiğimiz yerlerdir

inanmıyordun

şimdi, akşam vakti

çarpışan her bir arabanın

dönen dolapların ortasında

en yalnız kişiyim


Sevmek

Bir safha ötesini özlesen

kayboluyorsun

bir adım geriden gelsen

geri bırakılmışsın

aynı hizada yürümek zorundasın

adımın her adımına denk düşmeli

Gördüm

Bir gece vehmi

uykusuzluk baş gösterdi

ne vakit yastığa değse başım

başlardan bir baş olurdum

yüreğim insansız hava aracının kanadına bağlanmış

enginlere uçuyor

götürün beni denizaşırı özlemlerime

lisanı olmayan bir ülke gibiyim

kimsenin konuşmadığı bir ülke

kahpe diyarlardan

kahve diyarlara göçtüm

gördüm!

 iki mızrak ucuna bağlanmış hakikati

kardeşin kardeşe nefretini

sevilir denilen her şeyde

bulunan laneti gördüm

ilgisiz, tamahkar

bir kasabın bağrımı deştiğini

dün gece gördüm

rüya sandım

meğersem yârin koynundaymışım

ölüm denilen gezici sirkin müdavimi oldum

ne cambazlar bakar yüzüme

ne trapezciler meraklı

umudumuz aslanın ağzında

yenilen her kırbacın

şaklaması sindirir de götürür derinlere

artık aynı pencereden bakmıyorum dünyaya

korkulanın adı sanı bilinmeyen

bir mahlukat olmadığını

okul sıralarında öğrendim

sanırdım ki 

dünyayı ben kurtaracaktım

oysa dünyanın beni

kurtarmasına ihtiyacım var

bir kuru ekmek

biraz su

iki cümle

bir cümle az

üç cümle fazla

göçebe kadınlar arasında dolaştım

zannettim ki sevmek

ilahi kurtuluşumuzdur

oysa incelen ip

orada kopuyormuş

koptu! 

ince kıyamet

serzenişte bulunmak

nankörlük erdemliler arasında

bense sitemkar

sitemkaroğlu sitemkar!

ben sitem ettikçe

onlar sitemger

minarelerin sesleri arasında

belirdi bana bir yol

müphem çok müphem

bir düşünce sindi yüreğime

ya ait değilsem

olmadığın yerlere

şimdi gördüm!

gördüm denilip

kör görünen yerlere



Çocukluk Eksik Bir Düştür

Geceleyin içimdeki çocuğu uyutuyorum

düşler uyuyor, gölgeler uyuyor

ben kalıyorum

izahı yok yalnızlığının

mizahını yaparız

sen gülersin, siz gülersiniz, ben gülerim

yalnız kalırsam ağlarım başıma

bir çocuk üşüyor güneşte

her yer ısınırda

yüreğinde sere serpme buzul

çözülmez 

ne dilinde pas ne gönlünün ayazı

ağlama çocuk ağlama

senin de bir gün başını okşarlar

en güzel nazarı

buse diye alnacığına kondururlar

DEVİRİM

  Hayata bir merhaba gerekti. Elvedalarla dolu geçmişin Gururlu ama sessiz çırpınışı Gözlere korku yüklerdi. Anlamalıydı bahçe görme...