ağızlarımızda büyüttüğümüz,
ormanlar gibi yeşerttiğimiz kelimeler
toprakta değil,
yürekte filizlenmek isteyince
Güneşin payını, Ay alıyor.
bir akşamın hikayesidir…
çimenin serinliği gece başkadır deyip doğruluyor,
etrafını göz ucuyla kolaçan ediyor
ne kadar yavaşsa
bir o kadar keskince…
renkler, gece daha cazip geliyor.
düşleyebildiğin kadar canlı,
düşleyemediğin kadar gece.
sabahın sürüklediği gerçeklik olmayınca,
bir şair edasıyla
her şairin kalıttığı ur'ları önüne teker teker dizdi.
keskince cisimler çıkıverdi yumuşacık kalbinden.
şair kadar keskin,
şiir kadar kanserli.
bir yandan şok olup
karanlığa bir kara daha eklemek için
gözlerini hızlıca kapattı.
hiçbir hissi ıskalamak hevesinde değildi
ama yok
karanlığın hacmi öylesine büyüktü ki
kayboldu
karnına yediği bir tekmeyle uyandı sanki.
gözünü açmak imkansız.
hacim büyük,
karanlık daha büyük.
en uca ulaşmak istediğinde
oradaydı.
anladı ki,
karanlık da o olmuş…
gözleri kapanmamış.
gözleri,
keskin gerçekle bakışınca
kendini de buluvermiş orada.
yastığından medet umdu
kafasını
yavaşça koydu,
ağırlığını verdikçe göçen yastık
artık
benlik çukurundan başkası değil.
zihninden ne geçtiyse,
kalbine gömdüğü ur neyse
yansıdı ve
zihnine yeniden çarptı.
dedim ya,
keskindi, mirasa boyun eğdi.
söylesenize kaç insan mirası reddeder?
o da etmedi.
gözleriyle düşleri, bağı kesti.
zihni ve uzuvlarına geldi sıra,
durmadı bile...
artık
yastığının üstünde bir kelle
ve
yatakta bir cesetten farklı değil.
ama mutsuz da değil.
keskin diye kızdığı
hayat iplerini kesen o şiddetin,
tam üstünde oturuyor artık.
ya rabbi diyor:
"ne geniş bir alem.
kesmek, ne geniş bir alem…"
şehirden yükselen
sabaha varışın emarelerini işitip
huysuzlanarak kendine geldiğinde,
gözleri ışık gibi açıldı.
önce ayaklarına baktı
sonra etrafa…
olmadığı kadar iğrenerek.
alem içre alemdir artık onun yüreği.
yaratılandır.
yaratıcı her hissin buluştuğu yerdir.
azameti gören
fahrikayı unutur.
şairin artık gözleri yok.
Görmek için değil,
kapanmak için yaratılmışlar.
Bir ur büyüttü karanlıkta,
Onu da kesti.
Geriye sadece yankı kaldı.
O da şairin değil.