21 Mayıs 2025 Çarşamba

TİRAJE

 

Sabahın heyecan verici ışıkları altında

Sevinç naraları atan kuşlar yok artık.

Sokağın toprak kokusu kandıramaz artık beni.

Yağmurlar,

Kara bulutlara sevdalı gözlerimi ıslatmadı.

İnmedi artık gökten Umay ana.

Çarşı esnafı bilirdi oysa

Nefesi sayılı adamlarda söylerdi

Bir göğün çıldırmışlığı vardı gözlerde.

 

                                                Kan yağar gözlerime.

 

Süregen bir suskunluk çöktü dizelere

O sevdayı  haykıran adamlar

Yani aşk adamları

İnançlarını yitirdi bir bir.

Ve artık hayat

Dört duvar dışında değildi.

İçinde olmadı hiçbir vakit, oysa

Ufka dalan adamlar bilirdi

Bıyık bürerek dalan adamlar da söylerdi

Bir sevdiği varmıydı kolları kenetli kadının?

            

                                                           Sancı Nöbetleri

                                                                      İspirto kokusu

                                                                                      Yağmur.

                                                  

5 Mayıs 2025 Pazartesi

KOL SAATİ


sokaklara adım attığımda 

adımlarda geçmişi koklarım. 

benim için zihnimden gözlerime dökülen,

farklı bir kül gibidir artık o. 

zihnimden burnumu çatlatırcasına inen bir sancı gibi,

hüznün derin soluklarını hissederim. 

sokaklara adım attığımda,

gençlik aşklarımı, kahkahalarımı, ağlamalarımı, çöküşlerimi teker teker yerdeki parke taşlarına işlerim. 

şimdi üstünden ceset misali geçebilirim. 

aklımın beni halden hale soktuğu bir sabah vaktinde, 

gözlerimi deniz kıyısında buldum. 

sokaklarda taştan yığma yaşantım yetmezmiş gibi,

artık suya yazı yazmayı düşünmeliyim. 

şimdi söyle bana,

niye bu çaba? 

ayakkabılarımın bağcığı için sokak ortasında eğilip, 

yolu dinleyebilecek kadar yere yakınım. 

bir sabah vakti o halde gözümü açtığım yerden devam ederek 

belki

yine yere eğilmeliyim. 

alabileceğim bir hava yok ve yazdığım tek şey boğulmak olacak. 

kolumda taşıdığım saat olmasa 

rakamlar hep aynı kasvet dakikasını gösteriyor sanarım. 


bir cuma gecesini kurban etmeliyim. 

bilirsin, 

burada sonlar hep cumada olur. 

göğsümüzde açan cumaların hep var olacağını biliyorum. 

o halde yüzümü dünden yarına çeviririm. 

bir vedayı kendime çok görmemeliyim değil mi?

sokağımın son köşesine geldiğimde

beni vedanın karası boğar artık.

kara, 

hem de kömür karası. 

göz karası,

belki, yüz karası yaşantısı.

4 Mart 2025 Salı

SERZENİŞ

 

Söylenmemiş sözlerin ağırlığı

Omuzlarımı çürütürken

Kapalı kapılarla hesaplaşmaya

Gücüm kalmamıştır.

Gözlerim kan misali bakar hayata

Misaller mesel olmuşken

Anlatacak sözlerin ne faydası var?


Hiçliğe giden bir yoldayım

Sonu olmayan bir yol olduğunu

Ayaklarım duraklayınca anladım

Geri dönüşü yoktu.

 

Nereden bilebilirdim

Her yüzde görmeyi umduğum

Kahve kokulu gözleri aradığımı.

 

Mutlu zaman âşıklarının

Bulamadıklarıydı sevda.

 

Anılar listesinden silinmişim

Yokluğun ne olduğunu bilmeden

Varlığın kıymetine aldanmadım.

Söylenen sözlerin ağırlığında

Dizlerim toprağa kavuştu.

Hiçliğe giden yolla

Hesaplaşmaya hevesim kalmamıştır.

 

BULMAKLA ARANMAYAN

Titrek, tütünsü koku görünmez

Bulunmaz buralarda
Aranmayan hasretin süregenliğine karşı
Özlemin derin nefesine sahip ses.
Anlamı bulunmaz bir anlam içreyim
Sahi neydi anlam?
Anı-lım
Anmaya değmeyen insan tortuları arasında
Yürümek sayılmayan adımlarla anılıyorum.
Görünmez buralarda
Göze değmeyen hiçbir kalıp.
Göz göze gelmeyince saçlar,
Salınımı durulmaz
Rüzgarın soluğu karşısında.
Her nefes,
Her anlam,
Anlamakla anılınmaz.
Vay ki diyelim,
Anlaşılabilseydi anı-lım.

     -Rüzgara karşı soluk soluğa bir atmaca.

TİRAJE

  Sabahın heyecan verici ışıkları altında Sevinç naraları atan kuşlar yok artık. Sokağın toprak kokusu kandıramaz artık beni. Yağmurla...